Çocuk ve Ergenlerde Depresyon
Yetişkin depresyonu kolaylıkla kabul edilip fark edilirken oldukça yakın bir tarihe kadar çocuklarda depresyon görülmediği düşünülmekteydi. Bunun sebebi ise çocuklarda üst benlik (süperego) gelişiminin henüz olgunlaşmamış olduğundan depresyon gelişemeyeceğine inanılmasıydı. Ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki okul öncesi dönemde %1’in altında olan depresyon oranı ergenlikle birlikte %10’lara çıkmaktadır. Uzun süresi devam eden baş ağrısına sahip çocukların ise %40’ında depresyon bulgulanmıştır. Günümüzde çocukluk depresyonu kabul edilerek ayrı bir hastalık olarak tedavi edilmektedir.
Depresyon doğası itibari ile ergen ve yetişkinlerde birtakım benzerlikler göstermesine karşın yaşa bağlı olarak belirgin biçimde farklılıklar da göstermektedir.
Ebeveynlerinden biri yada her iki depresyon geçirmiş veya tekrarlanan depresyon atakları yaşamış ergenlerin daha sık depresyon geliştirdiği bilinmektedir. Aile içi çatışmalar ve olumsuz çevresel koşullar, boşanma, cinsel, fiziksel, duygusal istismar, aile içinde birinin alkol bağımlısı olması çocuk ve ergenlerde depresyon görülme olasılığını arttıran faktörlerdendir.
Depresyon aile içinde yayılım gösterebilir. Depresyonu olan ebeveynin çocuğuna depresyon tanısı koymak güçleşebilir. Örneğin depresyonu olan bir anne her şeyi olumsuz tarafından görme eğilimine sahip olabilir ve çocuğun sorunlarını aşırı bildirebilir veya kendi depresif semptomları sebebiyle kendisi ile aşırı uğraş halinde olabileceğinden çevresinde olup bitenler hakkında farkındalık sahibi olmaz ve çocuğun semptomlarını hafifletebilir.
Depresyon Çocuk ve Ergenlerde Nasıl Görülür?
Çocuklar sıklıkla ebeveynleri tarafından fark edilmeyen üzüntü, öz kıyım düşünceleri ve uyku bozukluklarından bahsederken ebeveynler tarafından daha çok huysuzluk, sızlanma, ilgi azalması, huzursuzluk gibi davranış örüntüleri fark edilir. Ağlamaya yatkınlık, üzgün görünüm, durağan ses tonu, hareketlerde yavaşlama, umutsuz ve çaresizlik görülür. Depresyonda olan çocuk ve ergenler kendilerini ‘’ben aptalım, ‘’ ben çirkinim’’, ‘’ ben kötüyüm’’, ‘’kimse beni sevmiyor’’ gibi olumsuz ifadelerle anlatırlar. Akademik performanslarında düşüş görülür, sosyal ortamlara ve okul dışı etkinliklere karşı ilgisizdirler. Çocukluk depresyonunda karın ağrısı ve baş ağrısı gibi bedensel yakınmalar, psikomotor ajitasyon, ayrılık anksiyetesi daha yoğunluktayken, ergen depresyonunda haz alamama ve keyiften yoksun olma, aşırı uyku, fazla kilo alımı veya kilo kaybı, umutsuzluk ve çaresizlik duyguları, madde kullanımı gibi belirtiler ön plandadır.
Ergenlikte depresyon, erişkin depresyonuyla benzer özellikler gösterirken ergenliğin doğası gereği değişen duygu, düşünce ve davranışlar depresyon tanısını güçlendirebilir. Ergenlikteki depresyon, alkol ve madde kullanımı ile daha belirgin hale gelebilir.
Ergen depresyonun tedavisinde psikiyatri desteği ile birlikte bilişsel davranışçı terapi ve bağlanma temelli aile terapisi sıklıkla kullanılmaktadır.
Referanslar
Emslie GJ, Rush JA (1998) Fluoxetin in child and adolescent depression: acute and maintenance treatment. Depress Anxiety, 7:32-39.
Tamar, M., & Özbaran, B. (2004). Çocuk ve ergenlerde depresyon. Klinik Psikiyatri, 2(1), 84-92.
Şenol S, Karacan E, Şenol Ş (1999) Çocuklarda ve ergenlerde depresyon. Ben Hasta De›ilim Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarının Psikososyal Yönü, İstanbul, Nobel Tıp Kitabevleri, s.335-344.
Psikososyal Y.nü, A Ekfli (Ed), †stanbul, Nobel Týp Kitabevleri,
s.335-344.